Mahalledeki en pahalı otomobilin Renault 9 Flash GTX olduğu yıllarda, tuhaf kokulu bir cikletle birlikte satılan oyun kartlarının üzerindeki acayip görünümlü otomobilleri yarıştırır, bunlarla türlü oyunlar oynardık. Bu kartların üzerinde ne olduğunu anlamadığımız bir çok rakam yazsa da biz daima en üsttekine kitlenir, seninki kaç basıyor, peki seninki kaç basıyor diye ortalığı birbirine katardık. Bu anlamsız tartışmanın uzun yıllar önce hayatımdan çıktığını düşünüyordum ki sosyal medya ekranlarımıza girdi.
Harcayacak çok parası olan markaların sosyal medyada yaptığı türlü numaraların herkesin dikkatini çektiği günler son bulup, olur olmaz her gördüğümüz markayı takip etmeyi bıraktığımızda hepimiz sessizce kendi duvarımıza geri dönmüştük. Ancak bir efsane asla unutulmadı ve zihinlere kazındı.
- Peki bizimki kaç like almış? Sosyal medyada takipçi sayımızın artması lazım.
Tabi artması lazım ama bunu başabilmek için sosyal medya kanalımızı kimin neden takip edeceği sorusunu sormamız, etkileşimin takipçi sayısından daha önemli olduğunu ve sosyal medya kullanıcılarının dikkatini çekmenin öyle çok da kolay olmayacağını bilmemiz gerek. Üstelik posta kutularında beliren ve bir buçuk iskender fiyatına onbinlerce "Like" vadeden uyanıklar da sahneye çıkınca artık hiç ümidim kalmamıştı. Bir yanda boğazda kahvaltı keyfi bir yanda deneyimli ve uzman kadromuz. Askerlik arkadaşın Maldivler'de selfi yağdırıyor sen Beylikdüzü'nde ambalaj fuarındasın... Sosyal medya sakinlerinin markamızı takip ederken kabotaj bayramını hatırlamaya, katıldığımız fuarlar hakkında ayrıntılı bilgiye, deneyimli ve uzman kadromuzun neler yapabileceğini bilmeye ihtiyaçları yok.
Her marka kendini sosyal medyada temsil edebilir. Ancak daha parıltılı fikirlere, daha usta işi uygulamalara ihtiyaç yok mu sizce de?
Kim bilir belki de markanızın sosyal medyada yer almasına hiç gerek yoktur.
Siz en iyisi bunu bir bilene sorun! Belki önemli olan işlevidir.