Pek çok mesleğin o mesleği yapanla özdeşleşmiş bazı asli görevleri vardır ya. Elektronikte öğrenciysen herkesin bozuk radyosu televizyonu senden sorulur. Taksici misin? Sanki sürücü kursun var. Telefoncuysan Kadıköy'de, arkadaşın cep telefonunu gözün kapalı söküp takarsın.
- Bunun beyni yanmış, su mu döküldü?
İşte biz reklamcılar da üzerinize afiyet yaratıcıyız.
Bu mesleği yapan herkesten birinci günde beklenen şey budur. Yaratıcı olmak.
- A reklamcı mısınız?
- Siz çok yaratıcı oluyorsunuz.
- Yaratıcı meslek tabi. Ne güzel şey ben de çok yaratıcıyım aslında.
- Bütün gün yaratıcı şeylerle uğraşıyorsunuz.
Peki gerçekten böyle mi? Bazı insanlar doğuştan daha mı yaratıcı olur? İlham geliverir bir anda, akla düşüverir güzel fikirler.
Kimseye söylemeyin ama öyle değil.
Bir başlangıç değil sonuç olsa gerek yaratıcılık. Bıkmadan, usanmadan izlemenin, dinlemenin, yapılan binlerce hatanın, yıllar süren ve belki hiç bitmeyecek çıraklığın, üstelik öyle gürül gürül değil, damla damla getirdikleri. Yiyip yiyip kusarsın ya onun gibi birşey işte.
Dinleye dinleye ezberlediğin şarkıyı mırıldanmak. Taklit etmekten bir gün sıkılıp titrek ellerle yeni bir şey yapmaya cesaret etmek.
Üstelik zor, çok zor iştir boş beyaz sayfadan kurtulmak.
Bilmeden, yapmadan yaratıcılık hiç olur mu?