Genç iletişimcilerden bugünlerde sıklıkla duyduğumuz bir şey var.
Ama bizim hiç bütçemiz yok!
Toplantılar bu büyülü cümle ile başlar ve devam eder. Medya satın alması ve prodüksiyon giderleri bir şekilde hallolmuştur ama sıra reklam ajansının önereceği bütçeye gelince çok ekonomik hatta tamamen ücretsiz olması beklenir.
Bu aslında çılgın bir fantezi. Fantezi diyorum çünkü bu örneği alıp hayatın başka bir yerine koyduğunuzda tuhaf oluyor. Sanki bir şeyler ters gidiyor. Nasıl mı? Deneyelim.
Örneğin sokaktasınız karnınız acıktı, canınız döner çekti. Girdiniz bir büfeye.
Dayıya diyorsunuz ki!
- Pardon bir şey soracağım.
- Buyur abla
- Ben şimdi bu döneri yemek istiyorum fakat...
- Afiyet olsun ablacım.
- Bu et ve ekmek tamam ama büfeniz için bizim hiç bütçemiz yok.
- Ne yok abla
- Bütçemiz yok diyorum. Eti, ekmeği alalım biz. Daha bunun ayranı da var biliyorsunuz.
- ?
- Biz daha çok yemek yiycez sizin büfede ehehe
Ya da oturuyorsunuz bir yerde...
- Bize 2 çay lütfen.
- Tabi hemen getiriyorum.
- Ancak bir şey söyleyebilir miyim?
- Tabi abicim buyur?
- Biz bu çaylar için sene başında hiç bütçe ayırmadık, şimdi alıcaz bir şekilde ama bütçemiz yok bilesiniz yani.
- ?
- Ya da en kötü şöyle yapalım. Siz bize sıcak su getirin, evde çay var bizim, onu evde demleyip içicez biz. Ama şekerlere bir şey ödeyemeyiz.
Bir kampanyayı yaratan, ona hayat veren ve yöneten reklam ajansıdır. Tek başına bir mecranın ya da markanızın orada yer almasının bir faydası olmayabilir. İletişim araçlarını daha kıymetli görmek markanıza başarı getirmeyecektir. Lütfen reklam ajanslarının kampanyalarınızın merkezinde yer alan belki en önemli parçası olduğunu unutmayın.